10 Ekim 2021 pazar günü yapılan seçimlerin sonuçları gelmeye başladı. Şii lider Mukteda es-Sadr önderliğindeki Sadr grubu resmi olmayan sonuçlara göre 329 sandalyenin 73 tanesini alarak birinci parti çıktı.
Öncelikle Irak’ta sosyo-ekonomik duruma bakalım ; kişi başına düşen milli gelir 2018 verilerine göre 1000 dolardan fazla bir azalma ile 4.100 dolar civarına indi. Genç işsizlik ise %25’i geçmiş bulunmakta. Irak ihracatı %90 petrole dayanır, özellikle Covid-19 döneminde dalgalı petrol fiyatları ekonomik istikrarsızlığın sebeplerinden biri oldu. Petrol ülkelerinin temel problemi olan piyasayı çeşitlendirememek Irak için de en temel problemlerden biri. Kentleşme oranı ise %70 ile gelişmiş bir devlete oranla düşük.
Başkent Bağdat’ta son zamanlarda Sadr grubununda desteklediği yoğun protesto gösterileri yapılıyordu. Bu protestolar neticesinde ülkede dar bölge seçim sistemine geçildi. Ülke 83 bölgeye ayırıldı ve bağımsız adayların kazanabilme olasılığı arttı. Özellikle geleneksel partiler bu değişiklik ile siyasal meşruiyetlerini yeniden tesis edebileceklerine inandılar. Bu Irak için oldukça kritik çünkü son iki seçimde katılım 40% oranını az bir miktar geçebildi ve halkın büyük bir kısmı taleplerini protestolar ile duyurmayı tercih ediyor. Bu seçimde de halkın büyük çoğunluğu seçimleri protesto etti. Hatta Sadr Grubu bile az bir zaman kala seçimlere katılmaya karar verdi. Fakat bu değişiklikler özellikle yerel aşiretlere ve dini cemaatlerin güçlenmesinin önünüde açtı. Bu Sadr Grubunun değişiklikten en çok faydalanan siyasal hareket yaptı. Şimdi biraz da Sadr ailesini inceleyelim.
Sadr ailesi Lübnan kökenli olup Şii ve Arap kimliklerine sahiptir. Necef’teki medreselerde öğretilen Şii yorumu ile İran Şiiliğinden ayrılıyorlar. Dahası İranın Pers kimliği ve Necefin Arap kimliği de başka bir çatışma noktası. 1992 senesinde Sadr ailesi Saddam Huseyin tarafında İran karşıtı olmaları nedeniyle Şii liderliğine getirildi. Fakat 1999 yılında hükümet karşıtı vaazları neticesinde Mukteda es-Sadrın babası ve iki kardeşe suikaste uğradılar. ABD işgali sonrası ise altyapı ve yardım konularında öne çıktılar. Sadr hareketi olarak birazda populist ve ABD karşıtı politikaları halktan destek toplamalarına yardım etti. Sokak gösterilerindeki öncü rolleri halk arasındaki popülerliklerine büyük katkı sağladı.
Fetih Koalisyonu ve Direniş Hareketi gibi İran destekli partiler ise seçimden oyları azalarak çıktılar. Bu İran etkisinin kırıldığının ve Irak dış politikasının artık daha bağımsız olacağının işaretlerinden biri. Mukteda es-Sadr ise 2017 senesinde Suudi Arabistanı ziyaret ederek İrana büyük bir mesaj vermişti.
Irak’ta karizmaya dayalı parti kurma anlayışı devam ediyor ve bu ideolojik olarak zayıf, her türlü koalisyona açık pragmatik davranan partiler oluşmasını sağlıyor. Fakat aynı zamanda kapsamlı reformlar için gerekli olan ideolojik ve zihinsel altyapının eksik kalmasına sebep oluyor. Al-Maliki ve Haidar al-Abadi gibi halk içinde popüler olan kişilerin hızlı bir şekilde parti kurmaya çalışmaları bunun en büyük örnekleri. Gelecekte ne olduğunu hep birlikte göreceğiz. Irak halkına mutlu ve refah bir gelecek dilerim.
Yusuf Emre Karaçam
https://www.britannica.com/biography/Muqtada-al-Sadr
https://www.reuters.com/article/us-saudi-iraq-cleric-idUSKBN1AF0UN
https://www.worldbank.org/en/country/iraq/overview
https://oec.world/en/profile/country/irq
https://www.aljazeera.com/news/2016/3/12/iraqi-cleric-muqtada-al-sadr-calls-for-baghdad-sit-in
https://www.middleeasteye.net/news/iraq-elections-sadr-boycott-fears-political-security-chaos
https://www.orsam.org.tr/tr/necef-kum-arasindaki-tarihi-cekisme/