State of Repression: Iraq under Saddam Hussein

Verimli Mezapotamya’nın herkesin duyarken korkuya kapıldığı Orta Doğu’ya dönüşme süreci hala bile bir çok kişi için sırrını korumaktadır. Sürekli döngüler halinde yaşanan olaylar, güç mücadeleleri ve mezhep kavgaları Orta Doğu’da kavga edilecek bir farklılık varsa kavga edilir düşüncesinin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu noktada işgale kadar belli düzeyde stabiliteyi sağlamış olan Irak ve Saddam Hüseyin hala birçok kitaba konu olmaktadır. Bunlar arasında en dikkate çarpanlardan biri ise Lisa Blaydes’in State of Repression isimli kitabıdır. Bu yazımızda bu kitabı değerlendireceğiz.

2006 yılında o dönemki senatör şimdiki başkan Biden Irak’ta etnik kimliğe yönelik sınırların çizilmesinin iç savaşa son vereceğini önermiştir. Fakat Irak devletinin yeniden birleşmiş bir şekilde yönetilip yönetilmeyeceği hala bir tartışma konusu olmuştur. Bu noktada yazar Irak devlet oluşumunun derinliklerine inmeye karar veriyor.

Yazar özellikle petrolden gelen gelir nedeniyle hükümetin savurgan harcamalarına karşı halkın uysal ve itaatkâr bir tutum sergilediğini düşünüyor. Özellikle savaş ortamının yarattığı duygu yoğunluğu ve petrol gelirleri Irak hükümetinin giderek Irak halkını daha fazla izleme çabaları ile sonuçlandığını iddia ediyor. Fakat izlemenin maliyetleri arttıkça rejim toplu cezalandırma yöntemini tercih ediyor. 

Lisa Blaydes diğer akademisyenlerden farklı olarak araştırma nesnesi olarak baskıcı devletin hedeflerine ve bunun kişileri nasıl etkilediğine odaklanıyor. Bu noktada devletin vatandaşlarını nasıl izlediğine odaklanıyor. Klasik olarak devlet vatandaşları hakkında daha çok bilgi ister bunun bazı sebepleri askerlik hizmeti, vergilendirme ve isyan hareketlerini önceden bilmektir. Araştırma özellikle izlenecek grubun dili farklı ve ayrıca coğrafi olarakta merkezden uzak kalıyorsa grubun izlenebilme maliyetinin artışına dikkat çekiyor. Örnek olarak işe Şiilerin Farsça kullanması ve güçlü kolektif anlayışları onları hükümete karşı kapalı kutu haline getiriyor. Aynı şekilde Kürt nüfusunun dağlarla ayrılmış coğrafi bölgesi hükümetin izleme maliyetini arttırıyordu. Bu argüman Saddam Hüseyin hükümetinin kolektif cezalandırmalarının ve özellikle Kürtleri kamplara ve yer değişikliğine zorlamalarını gözler önüne seriyor. Bu zorlama Irak devletine karı ortak bir kimliğin oluşmasını engelledi ve ayrılıkçı özerk bir anlayışın azınlık gruplar için öncelikli hale gelmesine neden oldu.

Kitap demokratik olmayan baskıcı rejimlerde akademisyenlerin araştırma yapmasının zorluklarından dolayı bu ülkelerde otokratik kontrol mekanizması hakkındaki bilgilerin kısıtlılığına vurgu yaymayı unutmuyor. 

Lisa Blaydes Irak işgali başladıktan sonra açığa çıkan gizli arşivleri ilk inceleyen akademisyenlerden biri. Bu nedenle kitap nitel ve nicel araştırmaların bir arada kullanıldığı bir eser. Oldukça sade ve akıcı bir dilde yazılan kitap Irak’ta Saddam Hüseyin yönetimi ile ilgili derinlemesine bir analiz imkânı sunuyor. 

Yusuf Emre Karaçam